Wednesday, December 12, 2007

Product Placement

"Product Placement" diye tabir edilen ürün yerleştirme konsepti ile ilgili CNBCE de yapılmış bir haber.

Tuesday, December 11, 2007

Nike Türk Milli Takımı İçin Yeni Forma Tasarladı


Nike, sponsoru olduğu Türk Milli Futbol Takımı için yepyeni bir forma tasarladı. Dış saha forması olarak kullanılacak yeni forma, Türkiye'nin geleneksel mimarisinde çok önemli yer tutan çinilerin rengi olan turkuaz detaylarla tasarlandı. Yeni forma vücuda oturan ve terletmeyen özelliklere sahip.

Türk Milli Futbol Takımı'nın sponsoru Nike, dış sahada giyilmek üzere milli takım için yepyeni bir forma tasarladı. Bundan böyle Türk Milli Futbol Takımı, deplasman maçlarına Türkiye'nin geleneksel mimarisinin en önemli unsurlarından çinilerin rengi olarak bilinen turkuaz renkli formalarla çıkacak. Türk kültürünün simge rengi turkuaz tonları ile beyazın bir arada kullanıldığı yeni forma, futbolcunun sahada en rahat şekilde mücadele etmesine olanak tanıyan incelikli bir teknolojinin ürünü olarak ortaya çıktı.

Formanın üst kısmı beyaz üzerine turkuaz tonda modern bir yaka ile omuzlardan ve her iki koldan aşağıya inen turkuaz ince şeritten oluşuyor. Göğsün sol tarafında ise Türk bayrağı yer alıyor. Boynun arka kısmında 'Türkiye' yazısı, iç kısmında ise ülkenin çeşitli tarihi eserlerindeki çini desenlerinden esinlenmiş geleneksel Türk mozaiği yer alıyor. Tamamen turkuaz renkte tasarlanan dış saha şortlarının yanı sıra üst kısmında ince beyaz şeritlerin bulunduğu turkuaz renkli çoraplar da yeni formanın en önemli parçaları. Formaların üzerinde yer alan numaralar ve harfler Türkçe karakterlerle yazılmış olup yine Türkiye'nin tipik mimari ve tekstil tasarımlarının derin izlerini taşıyor. Yeni forma, gerek tasarımı gerekse üretiminde kullanılan malzemenin niteliğiyle sahada mücadele veren milli futbolcuların mücadele performanslarını artıracak özelliklere sahip. Bu özelliklerden biri, formanın vücuda oturan ve vücut üzerinde daha sıkı bir görüntü verecek şekilde tasarlanmış olması. Futbolcuların oyun içerisinde rakip tarafından tutulup, çekilmesini zorlaştıran yeni formanın arka kısmında da vücuda hava aldıran ve serin tutan ergonomik bir ağ bulunuyor.



Deplasman maçlarına beyaz-turkuaz renk kombinasyonu ile çıkacak olan Türk Milli Takımı'nın kendi evindeki maçlarda giymesi için tasarlanan klasik kırmızı renkli forma da yakında tanıtılacak.

Türk futbolunun parlayan yıldızı ve A Milli Takım'ın başarılı oyuncusu Arda Turan, turkuazın Türkiye ile özdeşleşen bir renk olduğunu, yeni formayı çok beğendiğini ve Türkiye'yi diğer ülkelerden ayıracak bir özellik olduğunu söyledi. Turan, sözlerine şöyle devam etti:

'Herkesin bizi formalarımızdan hatırlayacağı yepyeni bir tasarımla karşı karşıyayız. Bu formamızla güzel başarılara imza atacağımızı düşünüyorum. Türkiye Milli Takımı'nı bu formayla izlemek halkımızın da çok hoşuna gidecektir. Formanın bana kendimi nasıl hissettirdiği gerçekten performans açısından çok önemlidir. Çünkü futbolcular maça psikolojik olarak da hazırlanmak zorundalar. Forma ile kendimi iyi hissetmem gerçekten performansımı da etkileyen, çok önemli bir unsur. Ben, milli takım formamı ne zaman giysem çok heyecanlanıyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Bana çok güzel bir his veriyor. Kendimi daha iyi hissediyorum ve maça daha iyi konsantre oluyorum.'

Arda Turan yeni formanın vücuda oturan, daha dar kesimli olmasının da bir avantaj olduğunu belirterek, 'Milli takımın yeni formalarının dar olması çok büyük bir avantaj. Futbolda saniyelerin hatta saliselerin çok önemli olduğunu biliyoruz. Formanın darlığı rakibin seni çekmesini engelliyor. Bunlar skorları değiştirebilecek hareketler. Nike'ın tasarladığı yeni forma bize büyük bir avantaj sağlayacaktır diye düşünüyorum' şeklinde konuştu.

Monday, December 10, 2007

Kırmızı Tabanlar Yerli Malı Nursace

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün Pakistan gezisi sırasında giydiği kırmızı tabanlı ayakkabı, medyanın gündemini işgal etmeye devam ediyor. Hayrünnisa Hanım’ın ayakkabıları önce Fransız modacı Christian Louboutin markanın sembolu olan kırmızı tabanlarıyla dikkat çekmişti. Ancak ayakkabı sürpriz bir şekilde yerli bir firmaya ait çıktı. Dikkat çekici ayakkabıları üreten firmanın Nursace olduğu ortaya çıktı. Gül, bu ürünü firmanın Nişantaşı mağazasından kısa bir süre önce bir arkadaşının tavsiyesi üzerine almış. Hayrünnisa Hanım, basında geniş yer bulan kırmızı tabanlı ayakkabıları için 270 YTL ödemiş. Firmanın Halkla İlişkiler ve Reklam Sorumlusu Ayça Özışık, “Hayrünnisa Hanım’ın şık ayakkabılarının Fransız malıymış gibi gösterilmesi bizi üzdü. O ayakkabı el yapımı ve Türk malıdır. Şirketimizin Türkiye’deki fabrikasında üretilmiştir. Sadece kırmızı tabanı İtalya’dan ithal edilmiştir” dedi.

AJDA DA GİYİYOR

Özışık, firmanın isim ve müşteri portföyü nedeniyle sadece muhafazakâr kesime hitap ediyormuş gibi gösterilmesine de itiraz ederek, “Biz son derece geniş ve farklı bir müşteri fortföyüne sahibiz. Ürünlerimizi Ajda Pekkan da giyiyor, Melih Gökçek’in eşi de. Şebnem Dönmez de giyiyor.” dedi. Özışık, fiyatları konusunda da şu bilgiyi verdi: “Fiyatlarımız malzeme ve modellere göre 190 ila 390 YTL aralığında değişiyor. Ama 590 YTL’ye de ayakkabımız var.”

AYAKKABININ GERÇEK GURUSU!

Ünlü ayakkabı tasarımcısı Cristian Lauboutin devasa yükseklikteki topukları destekleyen kırmızı tabanlarını alamet-i farika olarak kullanıyor. Ne kadar yüksek olursa olsun platform tabanları ve uygun desteklenmiş topuklarıyla seksi ayaklar yaratan Louboutin’in ayakkabıları dünyanın prestij merkezlerindeki şubelerinde satışa sunuluyor. Louboutin’i her sezonuyla trend belirleyici olma özelliiğini koruyor.

KENDİNE GÜVENEN KADININ TERCİHİ

Nursace, firma sahibi Nurettin Sabri Çelik’in ilk hecelerinin birleştirilmesiyle oluşmuş! İnternet sitesine göre ‘Nursace Kadın’ı: Kaliteyi ve kendine güveni yaratan giyim tarzını benimsemiş, asil çekici, duygusal, kışkırtıcı, yani giderek birbirine benzeşen dünyadaki, ‘Benzersiz Kadınlar’dır

Thursday, December 6, 2007

Maria Sharapova - Nike

Maria Sharapova Nike'ın reklam filminde oynadı.

Wednesday, December 5, 2007

Atatürk Süveteri

Çift Geyik Karaca firması, Türkiye İş Bankasının, Ulu Önder Atatürk'ün ölüm yıldönümünde yayımladığı reklam filmindeki süveterden sınırlı sayıda üretip satışa sundu. Çift Geyik Karaca Genel Müdürü Cüneyt Güneş, 10 Kasım'da Türkiye İş Bankasının çok ses getiren Atatürk'lü reklam filmini izlediğinde hem reklamdan çok etkilendiğini hem de Türkiye'nin adını duyurmuş triko markası Çift Geyik Karaca olarak ''niçin biz bu süveteri üretmiyoruz diye düşündüğünü'' ifade etti.

Güneş, ''Ertesi sabah, tasarımcılarımızla reklam filmini yeniden izledik. Atatürk'ün söz konusu süveteri giyerek çektirdiği fotoğrafları inceledik ve birkaç günün sonunda, sınırlı sayıda ürettiğimiz süveterleri mağazalarımızda satışa sunduk'' dedi.

Güneş, talep gelmesi durumunda süveter üretimini artırmayı düşündüklerini de sözlerine ekledi. Süveterin 99 YTL'den satışa sunulduğu bildirildi.

Wednesday, November 14, 2007

İş Bankası Reklamı

Birileri Atatürk süveteri yapmalı


Atatürk’ün canlandırıldığı İş Bankası reklam filmi herkesin dilinde...Kevin Costner mı, Antonio Banderas mı oynasın derken, bugüne kadar canlandırılmış en iyi Atatürk’ü Haluk Bilginer oynadı.40 saat makyaj yapılmış usta oyuncuya...Makyajı Oscar’a aday olan Vittorio Sodana ve ekibi yapmış.Saç ve kaş parçaları İtalya’da hazırlanmış, burun ve kulağın önce kalıbı çıkarılmış, sonra Bilginer’in yüzüne adapte edilmiş.Reklam için 500 fidan dikilmiş, güller Edirne, Antalya ve Yalova’dan getirilmiş.Ve işte reklam filminde benim en çok ilgimi çeken ayrıntı.Kostümler için 21 Haziran 1936’da Florya Atatürk Köşkü’nde çekilen fotoğraflar esas alınmış.Atatürk’ün üzerinde beyaz gömleği ve o süveteriyle Ülkü Adatepe’nin elinden tuttuğu fotoğrafı bilmeyen yoktur.Tasarımcı Nalan Türkoğlu ve altı kişilik ekibi, işte o fotoğraftan yola çıkarak bir haftada 10 ayrı kostüm hazırlamış.O karelerdeki en karakteristik şey de o baklava desenli süveter.Filmi ilk gördüğümüzde, herkesin kafasında o fotoğraf karelerinin canlanmasına neden olan da o süveter... Şimdi girişimci bir tekstilci reklamdaki bu gizli ama bir o kadar da dominant unsuru görüp bu işe el atsa...Atatürk süveterleri üretmeye başlasa...Şu dönemde alıcısının çok olacağından hiç şüphem yok.

(Cengiz Semercioğlu'nun Hürriyet'teki yazısından alınmıştır)

Thursday, October 25, 2007

'Şehrazat' 20 ton sattı



Denizli'de bir iplik firması sahibinin, eşinin ilgiyle izlediği dizinin ana karakterinden esinlenerek, “Şehrazat” adını verdiği iki iplik koleksiyonu sayesinde satışlarını ciddi ölçüde artırarak, ihracata hazırlandığı öğrenildi.Aile şirketi olarak faaliyet gösteren Güzelköy İplik ve Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 5 yıl önce yönetimini devralan Vedat Keser (28), eşi Ayşegül Sezer ile birlikte çalıştığı fabrikada, yılda ortalama 150 ton örgü ipliği ürettiklerini belirtti.
Eşinin tavsiyesiyle geçen yıl Bergüzar Korel'in Binbir Gece adlı dizide canlandırdığı karakter olan “Şehrazat” adıyla iki örgü yünü imal ettiklerini bildiren Sezer, ürünlerin kısa sürede ilgi görmesi üzerine üretimi 20 ton daha artırdıklarını söyledi.

Tuesday, September 18, 2007

Adalar’da ‘Hatırla Sevgili’ primi




Dizilerle yeniden hayat bulan, ünlerine ün katan tarihi köşkler, ev fiyatlarının katlanarak artmasına neden oldu. İşte geçen sezonun en çok izlenen dizilerinden ‘Hatırla Sevgili’deki köşklerin hikâyesi...


Her şey geçen ay Hürriyet gazetesinin emlak sitesinde gördüğümüz bir ilanla başladı. Kısa bir süre sonra kulağımıza gelen söylentiler daha da dikkat çekici idi. ‘Hatırla Sevgili’ dizisinin çekildiği Con Paşa Köşkü tam 7 milyon dolar’a satılmıştı! Önce izlememiş olanlara kısa bir not: bütün bir sezon boyunca ilgiyle izlenen ‘Hatırla Sevgili’, iki komşu ailenin ve imkânsız bir aşkın hikâyesini 1950’li yılların heyecanlı siyasi fonunda anlatıyor.
Hayranları hâlâ kapısında


Dizideki asırlık köşkleri görmek ve bilgi almak için Büyükada’ya gittik. İlk hedefimiz dizide ‘esas oğlan’ Ahmet’in evi olarak kullanılan Nizam Paşa Caddesi’ndeki Con Paşa Köşkü. Evin önündeki manzara çok renkliydi. Dizi seti buradan taşınmış olsa da ateşli izleyiciler kapının önünde sıraya girmiş, poz veriyor, fotoğraf çektiriyorlardı. Gencecik kızlar, yaşını başını almış teyzeler...Köşkün yan cephesi, soldan aşağı doğru inen Hamlacı Sokağı’ndan görünüyor. Kapıyı çaldık, cevap veren olmadı. Balkondaki eski mal sahibi Umur Borovalı olduğunu sonradan öğrendiğimiz beye seslendik. Görüşmek istemediğini, evi gezemeyeceğimizi söyledi. Ada’nın merkezinde birkaç emlak ofisine köşkün tarihini ve yeni ev sahiplerini sorduk. Sadece evin satıldığını bildiklerini söylediler. Hem bu tarihi köşkler hakkında detaylı bilgi almak hem hikâyelerini öğrenebilmek için Sultanahmet’teki Soğukçeşme Sokağı’nda bulunan İstanbul Kitaplığı’nın yolunu tuttuk. Pars Tuğlacı’nın ‘Tarih Boyunca Adalar’ kitabında Con Paşa Köşkü, komşusu Yalman Yalısı ve dizideki ‘esas kız’ Yasemin’in evinin iç mekânı olarak kullanılan Meziki Köşkü ile ilgili bilgilere ulaştık. Dizinin ana mekânlarından olan Con Paşa Köşkü 1880’de inşa edilmiş. Ön cephesini boydan boya kaplayan balkonları ve çatısındaki kuleleriyle eşine çok az rastlanacak yapının mimarı Arhilevs Poliçis...
15 odası, iki banyosu var Yaklaşık iki bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan köşkte 15 oda, bir mutfak, iki banyo, üç tuvalet, bir ofis ve ağaçlarla dolu geniş bir bahçe bulunuyor. Kitapta ayrıca köşkün bahçesinde bir tür katlı çeşme olarak tanımlayabileceğimiz bir selsebil bulunduğu yazıyor. Köşke Birinci Dünya Savaşı sırasında Hazine (Milli Emlak) tarafından el konulmuş. Birkaç kez el değiştirmiş. 1938’de ise Borovalı ailesine geçmiş. Uzun yıllar sonra geçen Temmuz ayında 7 küsur milyon dolar’a yeni sahibinin olmuş. Ancak mal sahibinin kimliği konusunda hâlâ bazı soru işaretleri var. Kulağımıza gelen söylentilerde Arkas Holding adı geçiyordu ama holding bu konuda bizimle görüşmek istemedi.Gelelim dizilerin emlak piyasasına etkisine. İstanbul’un dört bir yanında dizi çekimleri var. Tarihi dokusu ve sakinliği nedeniyle Adalar’a yoğun bir ilgi olduğu da kesin. Bu yoğun ilginin emlak piyasasını nasıl etkilediğini öğrenmek için konunun uzmanı, TURYAP yönetim kurulu üyesi Başak Soner’le görüştük. Soner, ''Adalar’daki tarihi özelliği olan büyük köşkler 2-3 milyon YTL’den, daireler 150-200 bin dolar’dan el değiştiriyor. Con Paşa Köşkü’nün geçen aylarda 7 milyon 250 bin dolar’a satıldığını öğrendik. Bu, Büyükada için çok çok iyi bir rakam. Onun yakınında yer alan, Troçki’nin bir dönem yaşadığı köşk ise 1 milyon 750 bin dolar’a alıcı buldu. Adalar şu an imara kapalı. Yeni inşaat yapılmıyor. Sadece şahsa ait arazi üzerine, şahıs malı bina yapılabiliyor. Bugün deprem profesörlerinin hemen hemen hepsi Adalar’dan ev almış durumdalar. Bu maalesef basına intikal etmiyor'' dedi.
Semtlerin reklamı oluyorFunda&Zafer Emlak’tan Zafer Erkan ise ''Son dönemlerde konut fiyatlarında ciddi bir artış var. Dizi çekimlerinin de buna elbette bir etkisi oluyor. Sonuçta evlerin, semtlerin reklamını yapıyor bu diziler. Dizi film çekimleri için de çok talep oluyor ama mal sahipleri evleri zarar görecek korkusu ile buna çok sıcak bakmıyor'' diye ekliyor.Yasemin’in gerçek evi Dizide Yasemin ile Ahmet karşılıklı evlerde oturuyor gibi görünüyordu. Gerçekte ise durum biraz daha farklı. Dizide Con Paşa Köşkü’nün tam karşısındaki Yalman Yalısı’nın sadece dış cephe görüntüleri kullanılıyordu. Maden mahallesindeki Malul Gazi Caddesi’nde bulunan Meziki Köşkü’nde ise Yasemin’in evinin iç görüntüleri çekilmiş. Ada merkezinden kısa bir yürüyüşle ya da beş dakikalık bir fayton yolculuğu ile ulaşılabilen köşk 1870 yılında inşa edilmiş. Yeni sezonda ‘Dudaktan Kalbe’ dizisini ağırlayacak.

Popstar Alaturka’da kostümler konuşuyor

Popstar Alaturka, yeni versiyonu ile önceki akşam Star TV’de başladı. Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde canlı olarak yayımlanan Popstar Alaturka’yı, geçen dönemlerde olduğu gibi Osmantan Erkır sunarken Erkır’a yardımcı sunucu olarak da Ayşe Egesoy eşlik etmeye başladı. Yarışmanın jüri üyeleri yine Ebru Gündeş, Bülent Ersoy, Orhan Gencebay ve Armağan Çağlayan oldu. Programın jüri üyeliğini yapan Ebru Gündeş ve Bülent Ersoy’un dekolteli kıyafetlerinin yanında Orhan Gencebay’ın da beyaz takım elbisesi büyük beğeni topladı. Orhan Gencebay’ın kostümünü baştan aşağıya hayat arkadaşı Sevim Emre tasarladı. Program yayımlanırken ''Orhan Gencebay’ın stil danışmanı Sevim Emre'' altyazısı dikkatlerden kaçmadı. Ebru Gündeş’in iddialı krem rengi kostümünü Nur Yerlitaş dikerken Bülent Ersoy’un kostümünü ise Canan Sarıkaya tasarladı. Bu üç isimin göz alıcı kıyafetleri yarışmacıların performanslarını gölgede bıraktı.

kaynak: http://www.milliyet.com.tr/2007/09/18/cafe/caf02.html

Monday, September 17, 2007

Modacılar, sinemadan ilham alıyor


Dünya modası hemen her şeyden etkilenip kendine ikonlar yaratabiliyor. Peki moda mı sinemadan etkileniyor yoksa sinema mı modadan? Sanırım bu konuda sinema biraz daha fazla rol çalıyor ve başrole oturuyor.



Böyle kafa karıştırıcı bir soru var! Hatta bir sorun var! Beyazperde ve modanın birlikteliğindeki soru... Bu iki görsel şölen, aynı ipte buluşan iki cambazı andırırcasına karşımıza çıkıyor. Belirleyici kim? Sinemanın ellerindeki moda mı yoksa modanın hizmetindeki sinema mı?Modacıların, izledikleri filmlerden her zaman etkilendikleri ve bunları tasarladıkları ya da tasarlayacakları kreasyonlarına yansıttıkları söylenir. Moda tarihine baktığımız zaman bu örnekleri görmek ve çoğaltmak mümkün. Öyle ki New York Times'ın stil rehberinde bu konuyla ilgili küçük çapta bir araştırma bile yapılmış. Ancak araştırma sadece erkek modasıyle ilişkili.


Yapılan araştırmaya göre David Bowie'nin oynadığı "The Men Who Fell To The Earth" (Dünyaya düşen adam)filmi, modayla sinmeanın buluştuğu en belirgin örneklerden biri. Dünyaca ünlü modacı Louis Vuitton bu filmden ilham alarak, bir sürü David Bowie tarzında erkek modelle süslenmiş bir defileyle karşımıza çıkmıştı. (Bu etkilenme öylesine yoğundu ki podyumda boy gösteren birçok mankenin de saçları, çılgın şarkıcı David Bowie'ninki gibi turuncuydu, taytları da unutmamak gerek! Bowie'nin giydiği daracık pantalonlar, erkek modasına ilginç bir yön vermişti.)Bir de "Mad Max" durumu var. Galliano'nun bir dönem benimsediği fantastik 'kostümleri'ni unutmamak gerek! Fütürist bir yol izlemiş ünlü modacı ve savaşçılardan ilham almış. "Mad Max" filmindeki gösterişli savaşçı giysileri de tasarımcıya konu olmuş. Çelik yelekler bir diğer ayrıntı!Araştırmada sinema etkisi altında kalan isimler arasında Dolce Gabbana, Alexander Mc Queen, Dsquared gibi erkek modasında büyük rol oynayan modacıların da isimleri yer alıyor. "Terminatör" filminden "James Bond"a kadar uzanan bir yelpazede, kendi koleksiyonlarına bu filmlerin fikir verdiğini kabul ediyor, ustalar.


SİNEMA TARİHİNDE MODAYI ETKİLEYEN FİLMLER Sinema dünyası, modaya öyle çok malzeme vermiştir ki kendisine bir sürü ikonlar yaratmada da geri kalmamıştır. Filmlerde yer alan karakterler, duruşları, bakışları, saç modelleri ve giyimleriyle model olarak görülmüş ve örnek alınmışlardır. Moda, bir bakıma sinemanın hizmetkarı olmuş, boyunduruğu altında çalışmıştır."Godfather" filmindeki ince çizgili, kruvaze, jilet gibi takım elbiseler bu filmle sevilmişti. Film, gişe rekorları kırarken, bu tarz kıyafetleri satan mağazalar da kasa rekorları kırdı. Ya da "Matrix" filmi... Başrolünü Keanue Reeves'in oynadığı, felsefeyle yoğrulmuş film, siyah uzun ceketler, yine siyah gözlüklerle, tadından yenmez bir hal aldı kimileri için. Etrafta bir sürü 'Matrix' adamlar çoğaldı, bir anlamda. Aksesuvar deyip geçmeyin! Sinemada Ray -Ban gözlüğün görüntüsü herkesi Ray-Ban'cı yaptı. "Top Gun" filminde Tom Cruise'un taktığı gözlükbunun en büyük kanıtı. Pilot mont modası da esti geçti bir ara. Şimdi ne kadar demode olsa da günün birinde bir filmle yeniden gündeme gelmeyeceğini kim bilebilir ki? 1961 yapımı "Breakfast at Tıffany's" 'de (Tıffany'de Kahvaltı) masum yüzlü Audrey'in (Audrey Hepburn) unutulmaz uzun sigaralığı ve siyah elbisesi, ünlü oyuncuyu bir anda moda ikonu haline getirdi. "Love Story" (Aşk Hikayesi) filmiyle kocaman upuzun örgü atkılar, kalın düz kaşlar, makyajsız bir yüz, genç kızlar arasında o kadar benimsendi ki, filmin etkisi uzun bir süre devam etti.


Jean Luc Godard'ın 1960 yılında çektiği "A bout de Souffle" (Serseri Aşıklar) filminde kısacık saçlarıyla Jean Seberg, hiçbir kadının cesaret edemediği saçlarıyla gönlümüze taht kurdu. Maskülen kadının ortaya çıkışına da zemin hazırlayan Seberg, bu yeniliğin önemli ismi oldu.Örnekler, örnekler, örnekler... Esas oğlanımız sinema, tarihindeki birçok oyuncusuyla moda ikonları yaratmayı başardı. Bizlere ise bunları oturup keyifle izlemek ve modayı daha çok sinemadan takip etmek kaldı.Sinema mı modadan yoksa moda mı sinemadan etkileniyor sorusunun yanıtı başta kafa karıştırıcı gibi görünse de ortaya çıkan son durum şu; Sinema etkilemeye, moda etkilenmeye devam ediyor.




NİLÜFER TÜRKOĞLU

Saturday, September 8, 2007

Karan çifti, aile duygusunu verdi

Siemens Pazarlama Müdürü Bahriye Bayraklı, reklam kampanlarında yer verdikleri Ümit-Zeynep Karan çiftinin hedef kitleleri tarafından beğeniyle karşılandığını söylüyor: "Türkiye'de evlerde çoğunlukla aileler yaşar. 'Gelecek evinizde' sloganıyla kendini ifade eden Siemens, ürünleriyle evlerde aile tiplerine uygun kişisel çözümler sunan bir marka. Dolayısıyla reklamlarımızda gerçek hayattan bir çifti kullanarak bu aile duygusunu hissettirmek istedik. Halka yakın bir çift aracılığıyla, Siemens'in ulaşılması zor bir marka olmadığını da göstermek istedik. Karan çifti, bu mesajı en doğru şekilde iletti. Kampanya hedef kitlemiz tarafından da beğeniyle karşılandı ve satış rakamlarımızı artırdı."
kaynak: http://www.sabah.com.tr/gny/haber,D46841377D3A498888AE272F0A69DEE7.html

Bu iki aşk da markamıza yakıştı


Derimod Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedef Orman, Tuğçe Kazaz- Kenan Doğulu ve İbrahim-Demet Kutluay ile gerçekleştirdikleri kampanyalardan çok memnun kaldıklarını söylüyor: "O dönem birliktelik yaşayan Tuğçe Kazaz ve Kenan Doğulu'nun aşkı, fotoğrafların güzelliğine yansımıştı. Doğulu bize çok şans getirdi, 2001 krizi ertesi olmasına rağmen ciddi bir çıkış yakaladık. Demet ve İbrahim Kutluay'ı ise 'rüya çift' olarak tanımlayabiliriz. Çok başarılı bir sporcu ile Türkiye güzeli bir mankenin mutlu evlilikleri, markamıza çok yakıştı. Çok iyi geri dönüşler aldık..."

kaynak: http://www.sabah.com.tr/gny/haber,BB1526298BBC4E689A0C7C3292E1541E.html

Açar Ailesi topluma örnek


Sinbo Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Mine Bursa, markanın Kayahan Açar ve ailesiyle buluştuğu reklam kampanyasının çok başarılı olduğunu söylüyor. Reklamda Açar çiftine kızları Aslı Gönül de eşlik ediyor. Açar ailesinin örnek bir çift olmasından dolayı tercih edildiklerini söyleyen Bursa, reklamın geri dönüşünün çok olumlu olduğuna dikkat çekiyor. Marka, Açar ailesiyle çalışmayı sürdürecek.

kaynak: http://www.sabah.com.tr/gny/haber,DBE7520CCB7D4EC4BC8E83E88E1049B2.html

Aşk müşteriyi 12'den vuruyor!


Louis Vuitton, yeni reklam kampanyasında tenisçi evli çift Andre Agassi ve Steffi Graf'a yer verdi. Reklamda aşkı öne çıkaran marka bu konuda yalnız değil! Ülkemizde de örnekler görülüyor çünkü aşk müşteriyi 12'den vuruyor!..

Sevgi ve aşk dünyanın en güçlü duygularından kabul ediliyor. Bunu çoktan keşfetmiş olan reklam ajansları da, kampanyalarında aşkın ve sevginin kuvvetinden faydalanmayı tercih ediyor. Yerli-yabancı birçok firma, son yıllarda reklam kampanyalarında ünlü çiftlere ve ailelere yer veriyor. Böylece müşteriyi can evinden vuran markalar, hem istedikleri güveni veriyor, hem de satışlarını artırıyor... İşte dünyaca ünlü moda markası Louis Vuitton'un yeni reklam kampanyasında ünlü çift Andre Agassi ve Steffi Graf'a yer vermesi, bu düşünceyi bir kez daha doğrulamış oldu. Marka, reklam kampanyasında seyahat kavramını, fizikselden çok duygusal anlamda yorumluyor ve onu kişisel bir yolculuk olarak sunuyor hedef kitlesine... Kampanyanın ilk aşamasında, dört ünlü sima yer alıyor. Uluslararası devlet adamı Mikhail Gorbachev, karı-koca tenis yıldızı Andre Agassi-Steffi Graf ve sinema dünyasının ikonu Catherine Deneuve. Hepsi de dünyanın en iyi portre fotoğrafçısı olarak kabul edilen Annie Leibovitz'in objektifin karşısına geçmiş...


BURAM BURAM AŞK KOKUYOR

Çevre sorumluluğu bilincini benimsemiş olan Louis Vuitton, kampanyasına katılan bu isimlerle birlikte, Al Gore önderliğinde yürütülen 'The Climate Project' (İklim projesi) kampanyasına da destek veriyor. Ancak bu fotoğraflar arasında en çok Andre Agassi ve Steffi Graf'in yer aldığı reklam konuşuluyor. Çünkü birbirlerine sarılmış şekilde poz veren çiftin bu fotoğrafı buram buram aşk kokuyor. Fotoğrafın altında da "Aşktan daha güzel bir seyahat var mı?" yazıyor. Firma, böylece müşterisini bu reklamla tam 12'den vuruyor! Louis Vuitton'un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Yves Carcelle, neden bu çifti seçtiklerini şu sözlerle anlatıyor: "Louis Vuitton'da sıradışı insanlarla özdeşleşme geleneği mevcuttur. Marka olarak gerçek anlamda global duruşa sahip simaları seçmemiz bu anlamda oldukça doğaldır. Ünlü simalar olmalarının ötesinde, Andre Agassi ve Steffi Graf, dopdolu ve etki bırakan hayatlar yaşamış insanlar olarak büyük kitleler tarafından kabul görmüş insanlardır." Ülkemizde de birçok marka son yıllarda reklam kampanyalarında ünlü çiftlere yer veriyor; Derimod, Sinbo ve Siemens gibi...

Friday, September 7, 2007

Mango Tanıtımı

İspanyol oyuncu Penelope Cruz, moda dünyasına iddialı girdi. Hollywood yıldızının kardeşi Monica Cruz ile Mango’nun 2007-2008 Sonbahar/Kış Koleksiyonu için hazırladığı “Penelope and Monica Cruz Koleksiyonu”nun Türkiye tanıtımı renkli görüntülere sahne oldu. Önceki akşam Esma Sultan Yalısı’nda yapılan defilede Tülin Şahin, Cansu Dere, Yüksel Ak, Hande Subaşı ve Pınar Tezcan’la İspanyol modeller podyuma çıktı. Koreografisini Öner Evez’in yaptığı defilede, sınırlı sayıda üretilen kıyafetler davetlilerden tam puan aldı. Penelope Cruz’un katılmadığı gecenin ilgi odağı ise kardeş Monica’ydı.

Kaynak: http://www.aksam.com.tr/haber.asp?a=90617,8

Tuesday, August 28, 2007

Sharapova'ya Swarovski taşlı elbise


Ünlü Rus tenisçi Maria Sharapova, 27 Ağustos'ta başlayan ve 8 Eylül'e kadar devam edecek olan Amerika Açık Tenis Turnuvası'nda, kendisi için Nike tarafından tasarlanan gündüz ve gece elbiseleriyle mücadele edecek.

Nike tasarımcıları, Amerika Açık Tenis Turnuvası'nda şampiyonluk kovalayan ünlü tenisçi Maria Sharapova için yine özel elbiseler tasarladılar. Sharapova'nın, New York'ta 27 Ağustos'ta başlayan ve 8 Eylül'e kadar sürecek olan Amerika Açık Tenis Turnuvası'nın gece maçlarında giyeceği atomik kırmızı renkli elbise, Swarovski kristalleriyle süslendi.
Tasarımında, New York City'deki kent siluetinden esinlenilen, parıltılı, çuval model elbisenin yanı sıra Sharapova için, aynı elbisenin gündüz maçlarında giyeceği siyah-beyaz renkli versiyonu da üretildi. Geçtiğimiz yıl, tenis kortlarına getirdiği ikonik stiliyle rakiplerinin ve hayranlarının dikkatini üzerinde toplayan Sharapova, yalnızca şampiyonluk unvanını elde etmekle kalmadı; aynı zamanda kendisi için tasarlanan özel gece ve gündüz elbiseleriyle kort modasını bambaşka bir seviyeye taşıdı. Geçtiğimiz yılki turnuvada, gece maçlarında giydiği "küçük siyah elbisesiyle" akıllarda yer eden Maria, bu stiliyle herkesten farklı olduğunu da kanıtlamış oldu.
Maria'nın oynayacağı gece maçları için, tasarımcılar, tüy kadar hafif olan Dri-FIT jarse kumaş kullanarak, diz hizasında, çuval modelinde, sade ve parıltılı, atomik kırmızı renkli bir elbise hazırladı. Dri-FIT kumaşın kullanılma amacı, hem zarif hem hafif olması. Bu kumaş, sporcuya hareket kolaylığı, nem kontrolü ve havadarlık sağlıyor. Elbisedeki dikişsiz konstrüksyon ise hem elbiseye daha sade ve bütünlüklü bir hava katıyor hem de minimum tahriş ve maksimum rahatlık sunuyor.
Doğru rengin seçilmesinde yıldız tenisçinin de büyük katkısı oldu. Geçen yıl New York'ta düzenlenen turnuvayı kazanan ve bu turnuvada da yeniden "kırmızı halılar üzerinde yürümek" isteyen yıldız, kırmızı rengin en doğru seçim olduğunu düşünüyor. Maria'nın gece maçlarında giyeceği elbise, üzerindeki figür aracılığıyla şehrin gece manzarasını resmediyor. Elbisenin önündeki grafik desen, kent siluetinin soyut bir kıvrımla tersyüz ve alt-üst edilmesini resmeden şablonun üzerine yerleştirildi.
600'den fazla otantik Swarovski kristalinin de grafiğin üzerine konulmasıyla birlikte, grafik desen, parlak kristallerin yüzdüğü bir deniz şeklini almış ve şehrin gökyüzü manzarasını simgeleyen büyülü bir tasarıma dönüştü. Isı verilerek elbisenin üst tarafındaki grafiğe yerleştirilen kristaller aynı zamanda, klasik gece elbiselerinin zarafetini anımsatan bir yaka duruşu da oluşturdu.
Sharapova'nın gündüz oynayacağı maçlar için tasarımcılar, yine tüy kadar hafif olan Dri-FIT jarse kumaş kullanarak, siyah ve beyaz renklerde sade, şık, çuval modelli, klasik bir elbise tasarladı.
Sharapova yeni elbiseleriyle ilgili olarak, "Nike, beni ve isteklerimi çok iyi anlıyor. Ben New York'ta büyük bir etki yaratmak istiyorum. Bu zamana kadar Amerika Açık için hazırladığımız giysiler bana kendimi tenis oynarken hissettiğim kadar iyi hissettirdi. Bu yıl benim için çok daha heyecan verici; çünkü bu yılki tasarımların ilham kaynağı bizzat New York şehrinin kendisi" diyor.

Monday, August 27, 2007

Sharapova's US Open wardrobe is inspired by New York's skyline


NEW YORK (AP) -- Maria Sharapova loves New York, especially its style and skyline.
When Sharapova defends her U.S. Open title next week, she'll be wearing tennis dresses decorated with graphic interpretations of the cityscape on the chest.
The designs, created in collaboration with Nike senior designer Colleen Sandieson, were unveiled Wednesday evening on a rooftop at Rockefeller Center.
Like last year, Sharapova will have one outfit dedicated for day play and another for night matches.
"It's always important to feel comfortable in what you're wearing when you're playing, but in tennis, you can do so many things with your wardrobe," Sharapova said wearing the flame-red dress in a flared shift silhouette that she'll wear at night.
The color is in honor of the Big Apple. "I've worn a red top before but never a red dress, but there is no better place to do it than New York," she told the Associated Press.
The dress is a sleek garment made of a breathable wicking jersey and constructed with a no-sew technique with seams bonded with heat and silicone instead of thread.
There are more than 600 Swarovski crystals incorporated into the design, adding a little flash to the outfit, but Sharapova said it's simple and classy, which suits her taste. "I don't like things with too much pattern ... things that are tacky.''
There also are three crystal buttons down the back, creating a keyhole effect.
For the daytime, the look is similar but in black and white -- and without the crystals. It has a scoop-back design that facilitates movement, according to Sandieson.
Performance is always the priority, Sandieson said, but she and Sharapova strive for designs that marry function with fashion.
"She has a fantastic game and I have a lot of respect for that but she has a great eye for detail," Sandieson said. "She's got a style that's very natural to her, and she also knows what she likes and doesn't like.''
Sharapova, 20, has become a player in the fashion world and has sponsorship deals with Parlux Fragrances, handbag company Samantha Thavasa and watchmaker Tag Heuer in addition to Nike. She follows Venus and Serena Williams and Anna Kournikova as tennis players who are also seen as style icons.
"She wears clothes that a lot of other women would like to own and look good in," said Susan Kaufman, editor of People StyleWatch.
Kaufman also notes that today's tennis stars are photographed when they're off the court, too, giving more of a glimpse of their personal style.
Sharapova noted that the U.S. Open, which runs Aug. 27-Sept. 8, coincides with New York Fashion Week and she tries to make it to at least one show. For the past two years, it's been Marc Jacobs but she also hopes to make it to Michael Kors, Peter Som and Vera Wang this year.
Once her tennis career is over, she said, fashion is something she'd like to further explore.

Thursday, August 23, 2007

Kolunda 30 bin dolar



Necati Şaşmaz, ortaklarından olduğu Pana Film'in yapımcılığını üstlendiği "Fesupanallah" dizisinin tanıtımında, kolundaki Ulysse Nardin'in Perpetual Ludovico serisinden çıkan saatiyle dikkat çekti. Ünlü markanın 30 bin dolar değerinde saatiyle objektiflere yansıyan Şaşmaz, marka tutkusuyla dikkat çekti.

Friday, August 10, 2007

Ucuz Victoria Yok Satıyor


Victoria Beckham’ın eşinin imza töreninde giydiği 2000 dolarlık elbise daha piyasaya çıkmadı ama benzeri yok satıyor.Victoria Beckham’ın eşinin Los Angeles Galaxy takımıyla imza töreninde giydiği 2000 dolarlık elbise daha piyasaya çıkmadı ama benzeri yok satıyor. Topshop tarafından 120 dolara “Victoria” adıyla piyasaya sürülen elbise ilk iki günde 5 bin adet sattı. Victoria, imza törenine elbisesi ile tüm ilgiyi üzerinde toplamış, basında haftalarca elbiseyi kimin tasarladığı ve ne kadara mal olduğu günlerce tartışılmıştı.

Thursday, August 9, 2007

Makina'nın komiği Avrupa Yakası'nda


"Makina" programındaki skeçlerde dikkat çeken Gürgen Öz'le Binnur Kaya, "Avrupa Yakası" dizisine transfer oldular.
Okan Bayülgen'in sunduğu "Makina" programındaki skeçlerde rol alarak dikkat çeken Gürgen Öz'le "Yabancı Damat" dizisiyle yıldızı parlayan Binnur Kaya, "Avrupa Yakası" dizisine transfer oldular. Ata Demirer, Evrim Akın, Bülent Polat ve son olarak Peker Açıkalın'ın ayrılmasıyla yeni oyuncu arayışına giren dizinin yapımcıları, bu iki yeni oyuncuyla anlaştıklarını açıkladılar. Daha önce "Avrupa Yakası"nın yan rollerinde izlediğimiz Öz, yeni sezonda asıl kadroda yerini alacak.

Wednesday, August 8, 2007

Dizilere Sponsor Olunca Taklitleri Türedi

İzleyici reytingi kıran dizilere sponsorluk yaparak satışlarını ikiye katlayan altın üreticilerinin başı, taklit ürünlerle belada. Birçok altın firması artık tekstil, parfüm, kozmetik ve gözlük gibi ürünlerde yaygın olan marka sahteciliğinin önlenmesi için ürünlerini sertifikalıyor.


Koçak Gold'un sahibi İsmet Koçak, Türkiye'de yaklaşık 500 bin kişinin çalıştığı kuyumculuk sektöründe her yıl 200 ton mücevher üretildiğini söyledi.

Üç ay önce 'damgalı takı' satışına başlayan Koçak Gold, sahtekârlığın önüne böyle geçilebileceğine inanıyor. "Modellerimizi taklit ederek, yan ürünümüzmüş gibi satmaya çalışıyorlar." diyen şirketin sahibi İsmet Koçak, müşterilere, piyasada satılan bilezik, yüzük veya kolyelerin içine bakarak almaları tavsiyesinde bulunuyor.

Tekstilden parfümeriye, kozmetikten gözlüğe kadar birçok sektörün baş edemediği taklitçiler, yönlerini kuyumculuğa çevirdi. Özellikle 'sahte veya taklit' altın satışı Türkiye'de yaygın. Hatta iç piyasada alıcı bulan bazı sahte mallar Ortadoğu ülkelerine de gönderiliyor. Yaklaşık 500 bin kişinin çalıştığı kuyumculuk sektöründe her yıl ortalama 200 ton mücevher üretimi yapılıyor. Türkiye, külçe altın ithalatında ise dünyada ilk beşte. Ancak yerli üretici de, taklitçilerden nasibini alıyor. Bugün, piyasada tanınmış markaların hazırladığı tasarımların aynısı imal ediliyor.

Sahte ve taklit mallar, söz konusu firmaların yan kuruluş ürünü gibi satılıyor. Ancak müşterilerin kolaylıkla kandırıldığını fark eden üretici firmalar aldıkları tedbirlerle soruna çare buldu. En çok tercih edilen 22 ayar bileziklerini ve özel tasarımlarını sertifikalayarak satışa çıkaran Koçak Gold, kullanıcı hatası olmadığı sürece ürünü değiştirme garantisi veriyor. "Bu şekilde ismimizin de garantisini müşterimize vermiş oluyoruz." diyen İsmet Koçak, bozulmalara karşı da garanti verdiklerini söylüyor. Altın üretiminin kolay olması nedeniyle taklidinin de rahatça yapıldığını aktaran Koçak, Telif Hakları Yasası'nın yeteri kadar uygulanmamasından yakınıyor. "Maalesef taklit devam ediyor. Ortada bir emek hırsızlığı var." sözleriyle şikâyetini dile getiren Koçak, 10-15 bin civarında ürün ve model bulunduğunu ifade ediyor. Koçak, sertifikalı satışların müşteriye güven verdiğini dile getiriyor. Alıcıların artık bileziklerin içine baktığını, damgayı gördükten sonra sertifikasını istediğini vurguluyor.

Takıda Osmanlı motifleri revaçta

Son dönemde Osmanlı motiflerinin Polonyalılardan büyük ilgi gördüğünü belirten İsmet Koçak, kırmızı altının da Kazakistan, Azerbaycan, Moğolistan, Rusya ve Ukrayna tarafından beğenildiğini söylüyor. Yurtdışındaki fuarlara katılarak yerli tasarımları tanıtmaya çalıştıklarını aktaran Koçak, yabancı ülkelerde yeni irtibat büroları açacaklarına dikkat çekiyor. İhracatın ağırlıklı olarak Balkan ülkelerine yönelik gerçekleştiğini ifade eden Koçak, Doğu Avrupa ülkelerinden de sipariş aldıklarını dile getiriyor ve ekliyor: "İncelemeler yapıyoruz ve o ülkede hangi modeller rağbet görüyorsa onu tasarlıyoruz. Kuyumcuların vitrinlerine bakıyoruz. Kadınları gözlemliyoruz. Onlar da bizden bazı isteklerde bulunuyorlar." Modaya yön veren İtalya va Fransa, altın tasarımlarında da bir numara. Anadolu topraklarında şekillenmesine rağmen, yeterli tanıtımı yapılmayan Türk ürünlerinin bilinirliği yeni yeni artıyor. İç piyasada Osmanlı ve Selçuklu tasarımları rağbet görüyor. Ancak yurtdışına satılan modellerde İtalya ve Fransa'nın tasarımları kullanılıyor. Modada belirleyici ülke olmanın şart olduğunu aktaran Koçak, sektöre eğitimli gençlerin girdiğini kaydediyor. 5 yıl içerisinde sektörün çok daha güçleneceğine inanan Koçak'a göre, eğitimli işgücü geliyor. Tahsilli elemanlar işi ileri noktalara taşıyacak. Bu da tasarımla mümkün olacak. Ciddi modeller üretiliyor.

İsmet Koçak, altını yatırım aracı olarakda değerlendirdi. İşadamı, kur fiyatlarının sabit kalması halinde altına olan ilginin artacağının altını çiziyor. Koçak'a göre, enflasyondaki indirim ve dövizin sabit tutulması üzerine tüketici altına kaydı ve fiyatı yükseldi. Son beş yılda, fiyatlar iki katına çıktı. Herkes altın almaya başladı. Yatırım amacıyla ise özellikle kadınlar has, ata altın alıyorlar. 22 ayar bilezik de en çok talep gören ürünler arasında.

Zeliş Yıldıral
08 Ağustos 2007, Çarşamba
http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=573588

Saturday, August 4, 2007

Forum Sayfamız Test Yayınına Başladı

Ekranda gördüklerinize dair merak ettiklerinizi sorabileceğiniz, yorumlarınızı paylaşabileceğiniz bir forum hazırladık.

Forum.ekrandaki.com'un ünlü oyuncuların tarzlarını yorumlayabileceğiniz, hangi markalardan giyindiklerini öğrenebileceğiniz bir platform olmasını hedefliyoruz.

Henüz beta aşamasında olan forumumuza katkılarınızı bekliyoruz.
forum.ekrandaki.com

Friday, August 3, 2007


, originally uploaded by liveanoptimisticlife.

Tuesday, July 31, 2007

Erkek Mekanizmaya Kadın Modaya Bakıyor


Siyaset ve iş dünyasının yoğun ilgi gösterdiği, fiyatları 6 bin ile 1 milyon YTL arasında değişen lüks saatlere talep her geçen gün artıyor. Türkiye'de yılda 500 Franck Muller, 3 bin 500 de Raymond Weil satılıyor..

SAAT son yıllarda, sadece zamanı değil sosyal statüyü de gösteren bir aksesuar olmaya başladı. Özellikle gelişmiş ülkelerde saat en büyük lüks. Fiyatları 6 bin ile 1 milyon YTL arasında değişen saatler, Türkiye'de de siyaset ve iş dünyasında moda oldu. Bu modayı takip edenlerden biri de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan'ın fiyatı polemik konusu olan Franck Muller marka saatinin ardından gözler, Türkiye'de saat sektörüne çevrildi.

İthal lüks saat satan 46 firmanın faaliyet gösterdiği sektörün Türkiye'deki pazar hacminin 600 milyon dolar olduğu belirtiliyor. Pazarın büyük bir bölümüne ise Franck Muller, Raymond Weil, Zenith, Rolex, Bulgari, Cartier ve Vacheron Constantin gibi markalar hakim. Bu markaların her yıl çok sayıda birkaç Ferrari değerinde saatleri satılıyor.

500 FRANCK MULLER SATILIYOR
Erdoğan'ın ünlü saati Franck Muller'in asıl distribütörü, yine Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Fettah Tamince'nin patronu olduğu Rixos otellerindeki Lydion mağazaları. Franck Muller saatlerinin fiyatı 5 bin ile 200 bin dolar arasında değişiyor. Franck Muller'in Türkiye'de yılda 500 adet satıldığı belirtiliyor.


kaynak: http://www.paradergi.com.tr/gun112,135@300.html

Monday, February 26, 2007

Seçkin Markaların Seçkin Ürünleri burada

Ekrandaki.com alisverissaati.com ile yaptığı işbirliği çerçevesinde saat satışlarına başlıyor. Saat markalarının reklam afişlerinde ön plana çıkardığı ya da ünlü kişilere tanıtımını yaptırdığı saatler artık ekrandaki.com'dan satın alınabilecek.Ekrandaki.com bu şekilde reklam afişlerinde görünen ürünlerin satışı konusuna da odaklanıyor. Bilboardlarda, basında veya farklı mecralarda markaların reklamlarla tanıttığı ürünlerin kendi platformundan satışını yapmayı planlıyor.Bu kapsamda sitenin hali hazırdaki TV, yıldızlar, markalar gibi bölümlerine reklamlar diye bir bölüm de eklenecek.

Artwork Yakınca Ekrandaki.com'da

Artwork markasının seçkin ürün yelpazesinin online satışına ekrandaki.com'da çok yakında başlanıyor. Bu sayede Artwork'ün sponsor olduğu dizilerde görünen ürünlerine ekrandaki.com'dan ulaşılabilecek.

Twigy Terlikleri Ekrandaki.com'da

Ekrandaki.com Terteks firması ile yaptığı anlaşma çerçevesinde Twigy terliklerinin online satışına başlayacak. "Tıkla ayağına bedava gelsin" kampanyası çerçevesinde müşteriden kargo ücreti alınmayacak.

Tuesday, February 20, 2007

Arama Motorumuz ve Sipariş Takibi

19 Şubat itibarı ile sitemiz arama motoruna ve sipariş takip sistemine kavuşmuştur.
Netiket ekibine teşekkürlerimizi sunuyoruz.